1 Aralık 2011 Perşembe

San Francisco Turu


02.11.2011 San Francisco’ya Gidiş

Sabah yine erkenden rehberimizle buluştukAncak bu seferki tur grubu farklıydı.Otobüzümüze binip San Francisco’ya doğru yola çıktık.Los Angeles San Francisco arasındaki yol okyanus kıyısından gitmekte dolayısıyla çok güzel bir manzara seyrederek yolculuk yapabilirsiniz.Yolda giderken Solvang isimli bir kasabada yemek molası verdik.Burası Danimarkalıların yerleştiği bir kasaba ve tüm mimarileri İskandinav mimarisi.Ufak ama güzel bir kasabaydı.
Akşam üzerine doğru otelimize geldik ve yerleştik ertesi gün şehir turu yapacağız.
03.11.2011 San Francisco Şehir Turu

Sabah erkenden şehir merkezinde bulunan Chinatown’a gittik.Bu arada Amerika’da şehir merkezine downtown diyorlar.
Tabii Chinatown’da herşey çin usulü olunca hızlıca bir Starbuck’s bulup orada ben gruptan ayrı olarak kahvaltımı yaptım.
Kahvaltının ardından 45 derecelik virajlarıyla ünlü Lombart Sokağına gittik.Burada virajların arasını çok güzel şekilde süslemişler hoş bir görüntü oluşturmakta.Ayrıca sokağın en üstüne çıktığınızda neredeyse şehrin tamamını ayrıca Alcatraz adasını da görebilmektesiniz.
Lombart sokağından sonra Golden Gate köprüsüne gittik.Burada köprüye girmeden otobüs ve araçların park edildiği bir alanda durduk.Golden Gate köprüsü bulunduğumuz noktadan oldukça iyi görünüyordu.Bu köprüde ayrıca yürüyebiliyorsunuz.Ben orta nokalarına kadar yürüdüm.Şehri ve Alcatraz adasını buradan çok iyi görebilmektesiniz.
Sonrasında Palace of Fine Arts isimli yere gittik.Burası daha önce Roma usulü yapıların bulunduğu büyük bir fuar alanıymış ancak deprem sonrası çok küçük bir kısmı ayakta kalabilmiş.Şu anda turistlerin yoğun olarak geldiği ancak etrafında büyük bir havuzun ve parkın olduğu oldukça büyük bir alan.
Palace of Fine Arts gezisinden sonra iskeleye gidip tekne turuna başladık.Tekne turuyla sahil boyunca giderek Golden Gate köprüsünden ileriye gidip geri döndük.Ayrıca rotamız üzerinde Alcatraz adası da vardı ancak  yakından görmemize ragmen adaya çıkmadık.
Hava San francisco’da çok değişken.Tüm gezi boyunca hava güneşliyken tekne turunda birden yağmur başladı ve soğuttu.Bu nedenle yanınızda kalın bişeyler bulundurmayı ihmal etmeyin.
Tekne turundan döndükten sonra iskelede Fisherman’s Grotto’da ekmek içinde çorba içtik.Değişik bir yemekti.Kase yerine ekmek kullanılmıştı ve çorba çok lezzetliydi.Tavsiye edilir.
Yemeğin ardından Six Sisters denilen büyük depremden sonra ayakta kalan Victoria tarzı evleri gödük.Buranın peşine tepe bir noktaya çıktık.Adını bilmiyorum.Ben Boztepe diyorum siz Çamlıca diyebilirisiniz.Tüm şehir buradan  çok güzel şekilde görülebilmektedir.Tek eksik semaverde çay ve biraz çekirdek J
Son olarak City Hall’u ziyaret ettik ve şehir merkezine geri döndük.Burada akşam yemeğimizi yedik ve sonrasında otelimize geri döndük.
Bence San Francisco tüm tur boyunca gördüğüm en güzel şehirdi.
04.11.2011 Yosemite Turu

Bu sabah 4 gibi yola çıktık.Yosemite’ye doğru yol aldık.Yolumuz zundu otobüste uyuma imkanımız oldu.
Yosemite Parkı Amerika’nın Yellowstone’dan sonra ikinci en büyük ulusal parkı.Gerçekten çok büyük bir arazi üzerine kurulu ve doğayı çok iyi korumuşlar.
Doğa bizim için bir güzellik yapmıştı ve gece kar yağmıştı.Biz vardığımız da güneş vardı ve manzara muhteşemmmmdiiiii.
Fotoğrafçılar güzel manzaradan istifade ederek çok güzel pozlar yakalıyorlardı.
Parkı gezdikten sonra Los Angeles’a otelimize geri döndük.

Los Angeles Turu


29.10.2011 Los Angeles’a geliş

28.10.2011 tarihinde THY’na ait uçakla New York’a direk uçuş yaptım.Yaklaşık 10 saat süren yolculuk çok iyiydi.Özellikle ikramlar konusunda THY çok başarılı.Ayrıca kabin içi eğlence sistemleri de zaman geçirmenizi sağlamaktalar.
New York’a indiğimde  JFK havalimanına iniş yaptık.Gümrük işlemleri için Terminal 1 ‘i kullandık.JFK havaalanında birbirinden bağımsız 6 terminal bulunmakta.Terminal 1 yurtdışı uçuşları için kullanımakta.
Vize işlemlerinin ardından Los Angeles uçuşunu beklemek için Terminal 4’e geçtim.Bu terminale geçmemin nedeni burada yiyecek içeceğin 24 saat bulunabilmesi.Dolayısıyla bekleme sırasında ihtiyaçlarınızı rahatlıkla karşılayabiliyorsunuz.
Sonrasında Delta havayollarına ait Los Angeles uçşu için Terminal 2’ye geçiş yaptım.Yaklşaık 6 saatlik uçuş sonrasında Los Angeles havaalanına vardım.Beni buradan tur elemanlarından biri karşıladı ve otelime yerleştirdi.
Los Angeles’ta kaldığım otel Radisson Buena Park oteliydi.3 yıldızlı bir otel ancak tüm ihtiyaçlarınızı fazlasıyla karşılayan bir otel.
Otele yerleştikten sonra şehir merkezinegeçtim ve Hollywood Bulvarı, Sunset Bulvarı gibi tanınmış yerlere gittim.Ancak özellikle Hollywood Bulvarı’nı çok farklı beklememe ragmen Oscar törenlerinin yapıdığı Kodak Tiyatrosu’ndan başka kayda değer bir mekan yoktu.O anlamda benim için hayal kırıklığı oldu.
29.10.2011 tarihinde sabah saatinde otel lobisinde tur rehberiyle buluştuktan sonra San Diego’ya doğru yola çıktık.San Diego’ya vardığımızda limana giderek bir tekne turu yaptık.Tekne turu sonrasında ise Seaworld’e geçtik.Burada belirli saatlerde etknlikler olmakta.Yunus gösterileri,balina gösterileri veya fok göterilerini izleyebilirsiniz.Ayrıca su kaydıraklarında da gayet eğlenceli vakit geçirebilirsiniz.
Seaworld sonrası Los Angeles’taki otelimize geri dönüş yaptık.
30.11.2011 Los Angeles Universal Studios
Sabah tur rehberimizle otelde buluştuk ve Universal Studios’a doğru yola çıktık.Universal  Stıudios şehir merkezine çok uzak olmayan bir noktada yer almaktadır.
Universal Studios’a giriş yaptığımızda yaklaşık 1 saat süren stüdyo turuna katıldım.Burada farklı film ve dizilere ait stüdyoları görmekle birlikte sel ve deprem simülasyonlarını çok gerçekçi olarak ziyaretçilerine sunmaktalar.
Bu turun ardından Shrek’in 4D filmini izledik.Waterworld filmi için kurulan sahnede yapılan gösteriyi izledik.Bu tarz yaklaşık 8 tane gösteri var ve bunlar belirli zaman aralıklarında tekrarlanıyor.İlgili takvimi girişte alabilirsiniz.
Univaersal Studios’ta en beğendiğim Simpson temalı sanal rollercoaster ver Mummy temalı roller coasterdı.Şöyle diyim Mumuy’e tam 3 kere bindim.Çok eğlenceli bir alet.
Universal Studios’ta yer alan tüm etkinliklere katıldıktan sonra otelimize geri dönüş yaptık.
31.10.2011 Los Angeles Disneyland
Sabah her zamanki gibi rehberle buşutuktan sonra benim otelime 15 dakika mesafedeki Disneyland’e gittik.Buradaki etkinlikler ağırlıklı çocuklar için yapılmış.Büyükler için yapılmış olan etkinlikler olmasına ragmen Universal Studios’takileri görünce pek etkilenmiyorsunuz.Ancak burayı da görüp gezmenizi tavsiye ederim.
Normal zamanlarda tema parklarına giriş için ve etkinliklere katılmak için çok uzun sıralar oluşmakta ancak benim gittiğim dönem az yoğunluğun olduğu dönem olduğu için çoğu şeye sıra beklemeden binmek benim açımdan çok avantajlı oldu.

Amerika Gezisi Genel Bilgiler


Yaklaşık 15 günlük Amerika gezim için aşağıdaki şekilde bir plan yaptım:
28.10.2011 İstanbul-New York uçuş
29.10.2011 New York-Los Angeles uçuş
29.10.2011 Los Angeles otele yerleşme
30.10.2011 San Diego Seaworld
31.10.2011 Los Angeles Universal Studios
01.11.2011 Los Angeles Disneyland
02.11.2011 Los Angeles’tan San Francisco’ya yolculuk
03.11.2011 San Francisco şehir turu
04.11.2011 Yosemite Parkı gezisi ve Los Angeles’a dönüş
05.11.2011 Los Angeles’tan Grand Canyon’a yolculuk
06.11.2011 Las Vegas şehir turu
07.11.2011 Las Vegas- Los Angeles yolculuk
08.11.2011 – 12.11.2011 New York şehir turu
Bu geziye tek başıma katıldım.New York harici kısmı Amerika’da internet üzerinden bulduğum bir tur firmasının turuyla tamamladım.Ancak New York’ta gezimi kendim organize ettim.
Amerika’nın batı yakası bu mevsimde 28-29 derece civarında hava sıcaklığına sahip.Ancak geceleri soğuk olabiliyor.Bu nedenle yanınızda hırka veya mont bulundurmanız yararlı olabilir.New York ise İstanbul’a benzemekte.Bu mevsimde kar dahi yağabilir.Ancak şansıma hava çok güzel ve 18 derece civarlarında seyretti.
Genel itibariyle Amerika hakkındaki görüşüm olumlu.Gitmeden önce olumsuz olan bazı fikirlerim bile  olumluya dönüşmüş durumda.Özellikle insanlarını soğuk zannediyordum ancak tam tersi şekilde çok sıcak ve yardım sever insanlar.
Güvenlikle ilgili olarak uyarıları dikkate aldım ancak sanırım Türkiye’de yaşayan bir insan için orada gezmek çok zorlayıcı olmasa gerek :)
Neredeyse her alışverişi bahşişle bitirmelisiniz.Ortalama %10-15 lik bir bahşiş yeterli olacaktır.
Benim rotam Amerika’da görülebilecek çoğu önemli kısmı içermektedir.Ancak bu plana Washington D.C. ve Yellowstone Parkını ekleyebilirseniz tam bir Amerika turu olmuş olacak.

Las Vegas ve Grand Canyon Turu


05.11.2011 Grand Canyon
Sabah erkenden yola çıktık.Akşam üzerine doğru Grand Canyon’a vardık. Gerçektende söylendiği gibi çok çok geniş bir arazide milyonlarca yıllık erozyonla oluşan bir doğal güzellikle karşılaştık.Çok geniş ve derin vadiler her yönünüzde yer alıyor.
Sky Walk denilen at nail biçiminde tabanı camdan yapılan köprüden geçtik.Açıkçası çok korkutucu bulmadım ama o görüntüyü yüksekten görmek gayet güzeldi.
Gün batımını da Sky Walk’un olduğu bölgede izledik.Gün batımınde gökyüzü çok güzel renklere bürünmektedir.
Gün batımının ardından Hualapai kabilesine ait olan bir tesise gittik.Bu tesiste ahşap müstakil odalar var ve ne cep telefonu çekmekte ne televizyon bulunmakta.Ayrıca etrafında hiçbir yerleşim birimi de bulunmamakta.Dolayısıyla kolay kolay bulamayacağınız modern yaşamdan uzak bir yerdi.
Gece yıldızları çok net görebildiğiniz bu yerde kamp ateşi yaktılar ve ateşte marshmallow çikolat bisküvi üçlemesini deneme fırsatını buldum.
Sabah ise saat 5.30’da bizi kaldırdılar ve gün doğumunu görme imkanına sahip olduk.Gün içerisinde Las Vegas’a doğru yola çıktık ve otelimize yerleştik.
Las Vegas’ta tüm oteller ana cadde üzerinde bulunuyor.Özellikle gece görüntüleri çok güzel oluyor.Dünyadaki birçok önemli eserlerin benzeri otelleri görebilirsiniz.Aslında filmlerde o kadar çok gördüğümüz bir yer ki yabancılık çekmiyorsunuz.
Tüm otellerin girişinde lobi değil casino bulunuyor.Ben de 50 dolarlık makinelerde oynadım.Tahmin edebileceğiniz gibi kaybettim :)
Las Vegas’ta ayrıca bir çok ünlü müzika ve gösterilere gidebilme imkanına sahipsiniz.
Benim Las Vegas’ta en çok beğendiğim Bellgio otelinin önündeki eşşek kadar havusdaki müzik eşliğindeki fıskiye şov.Fıskiye dediğime bakmayın suyu 200 metreye kadar püskürtüyorlar.Akşamları her 15 dakikada bir yeni bir gösteri yapılıyor.Ben üç kere izledim.
Sonrasında  Las Vegas’taki diğer görülebilecek yerleri gezdikten sonra otele döndüm.
Ertesi gün Los Angeles’a doğru yola çıktık ve gece Los Angeles’tan New York’a uçtum.

08.11.2011-12.11.2011 New York Gezisi


Amerika’da batı yakasındaki gezimi bitirdikten  sonra Delta Havayollarıyla Los Angeles-New York uçuşuyla 8 Kasım’da New York’a vardım.İlk iş otele yerleşmekti.
Otelim Holiday Inn Express North Bergen Lincoln Tunnel idi.Manhattan’da otel aradım ancak çok pahalı plduğu için New Jersey’de bulunan bu otele rezervasyon yaptırdım.Gidiş gelişim problem olmadı ancak Manhattan’da tutacağınız otel sizin için çok daha iyi olacaktır.Kaldığım otele gelince çok temiz, odalar büyük ve kahvaltıları gayet zengindi.Bu otele gidiş Manhattan’da Port Authority’den binilen otobüs veya shuttlelar ile sağlanmakta.3 dolarlık bir masrafla otele varmaktasınız.Konaklama bumamda işyerinden Harun arkadaşıma da buradan teşekkür etmek isterim.
Ayrıca konaklama için “craigslist.com”, “airbnb.com” gibi sitelerden oda veya ev kiralama imkanı da mevcut.Oteller için ise “hotels.com” veya  “booking.com” kullanabilirsiniz.
New York’ta yapacağım plan için arkadaşlardan yardım itedim.Sağolsun Alican arkadaşım aşağıdaki listeyi hazırladı.Sizlere de yardımcı olacağına inanıyorum.Bu listeye ayrıca Ebru’dan aldığım bilgileri de ekledim.Çok güzel bir yapılacaklar listesi oldu.
Aklınızda bulunsun New York’a gelmeden önce http://www.citypass.com/new-york  sitesinden city pass’inizi internetten  satın alın.Hem toplamda daha ucuza müze ve diğer görülecek yerlerin biletlerini alabilmektesiniz hem de hiç bilet sırası beklemiyorsunuz(ki bilet sıraları yarım saat ile bir saat arasında değişmektedir).Sonradan dualarınızı eksik etmezseniz sevinirimJ
Listemiz:

1.       Statue of Liberty : Hayatımız boyunca her filmde ve dizide bize dayatılan bu heykeli görmek beni gerçekten de çok mutlu etti. Nedendir bilmiyorum zaten meraklıydım ama onun yanında olmak başka bir heyecan verdi gerçekten tavsiye ederim. Bu arada bu heykelciğin “Crown” denen balkonuna çıkmak için biletleri online alman gerekiyor. Tavsiyem daha buradan yola çıkmadan önce al, deli bir kalabalık olmuyor ama girişte bu biletler satılmıyor. İstediğin gün ve saate alabilmek için böyle bir tavsiyem var. Bu adacıktan sonra mecburen Liberty Island’a da gidiyorsun ama orda bir halt yok, direk pas geç. Aktivite süresi: 1-1,5 saat.

2.       Ground Zero: Özgürlük anıtının ardından burası yürüme mesafesinde. Max 30 dk. lık aktivite.
3.       Brooklyn Bridge: Ground Zero’nun ardından 15 dk. bir yürüme mesafesinde. Mutlaka üzerinden yürüyerek veya bisikletle geç. Çok keyifli bir yol. Geçer geçmez de atla metroya geri dön, Brooklyn çok tekin bir yer değil, gidince sen de görürsün zaten. Aktivite süresi: yaklaşık 1 saat.

4.       Soho: Genel olarak Güney Manhattan diyebileceğim bir yer ancak giyim alışverişi ve cafe’lerde oturup bişeyler yiyip 1-2 bira içmek için çok güzel yerler var. Bence buraya yarım gün ayır ve yürümekten ayakların yorulacağı için sabah saatlerine denk getir, yani 2. güne bırak. Aktivite süresi: 3-4 saat.

5.       B&H Photo – Video: Ezbere yazıyorum; 34th street ve 9th avenue köşesinde. Fotoğraf ve kamera ile ilgili inanılmaz güzel bir yer. Heralde teknoloji düşkünü biri olarak orada 2 saat geçirirsin ve çok eğlenirsin. Gitmeden web sitesini mutlaka gez, çok keyifli bir tasarımı var: www.bhphotovideo.com
6.       Broadway: Manhattan’ı Kuzeyden Güneye çapraz bir şekilde (Batı’dan Doğuya doğru) kesen muhteşem bir cadde. Komple baştan başa yürümek takriben 5-6 saat sürer ama mutlaka yarım gününü ayır. Her metresi güzel bir avenue. Aktivite süresi: 6 saat (molalı)
7.       Empire State Building: Sakın ama sakın sakın sakın ama sakın sakın sakın görmeden gelme. Öyle bir hata yaparsan o htc’i kafana sokarım ve mutlaka en yüksek katına kadar çık. Standart bilet ile 86. Kattaki observatory katına kadar çıkabiliyorsun. Sonrasında 20 dolar gibi bişey daha verip 106. Kata kadar çıkılıyor. Mutlaka yap, once in a lifetime experience. Aktivite süresi: 1 saat.

8.       Macy’s: 34th street’teki dünyanın en büyük department store’u. Alışverişten ne kadar haz ediyorsun bilmiyorum ama alışveriş cenneti. Her markanın her boku var. Aktivite süresi: as much as you can get J
9.       5th Avenue: Başlı başına bir sanat eseri. Yani şöyle anlatayım, modern dünyaya dair ne varsa burada, en ünlü markaların kocaman dükkanları, ciks hatunlar, arabalar vs vs vs. Şöyle bir kaç saat yürü derim. Aktivite süresi: 3 saat.
10.   Apple Cube: Apple düşkünlerin mabedine hoş geldin kardeşim. Yerini yine ezbere yazıyorum: Corner of 5th Avenue and 59th street. Bir başka deyişle South-West corner of the Central Park. Mutlaka git, mutlaka bir iPhone 4S al, cebinde yıllar sonra adam gibi bir telefon görsün J
11.   Central Park: Of course gideceksin ama hava kararmadan önce git ve hava kararmadan önce çık derim. Şehrin suç oranı en yüksek bölgesi. Tam bir orman, içinden arabalar geçiyor ama korna çalanı oyarlar. O kadar huzurlu ve içindeki gölet o kadar güzel ki... Aktivite Süresi: 2-3 saat.

12.   Grand Central Station: Buranın da mimarisine hayran olmamak elde değil. O kadar çok filmde gördüğümüz bir mekan ki, merdivenlerden çıkıp içine girdiğinde sanki çocukluğundan beri bildiğin bir yere gelmişsin izlenimi yaratıyor. Çok tavsiye ederim. Yine ezberden adres: 42nd street ama tam nerede hatırlayamadım. Aktivite süresi: 1 saat.
13.   Times Square: Mutlaka git ama mutlaka kesin garantili git ama kesin git ama gece git. O ışıklı panolar, kalabalık insanlar muhteşem. M&M store yıkılıyor, police merkezi bile janjanlı olm yok böyle bişey. Hemen köşedeki starbucks’tan bir kahve al ve step’lerde oturup çevreni seyret. 5 saat boyunca sıkılmazsın, garanti ediyorum. Bol bol fotoğraf çek, bana da göster. Ha bi de bu meydanda “hiç Türk yok mu lan” diye bağırsan en az 100 kişi “ben Türk’üm” diye dönüp cevap verir. Acaip çok Türk oluyo. Komik ama gerçek. Ezbere adres: Broadway & 42nd to 47th street arasına Times Square denir ve bunu her New Yorker bilir J Aktivite süresi: her gece her gece :)
Bu listenin tamamını gerçekleştirdim.Sıralamam ise şu şekilde oldu:
İlk gün Özgürlük Heykeli, Wall Street, Brooklyn Köprüsü, Empire States ve Times Square olarak gerçekleşti.
İkinci gün müze günü olarak geçti.Metropolitan Müzesi, Modern  Sanat Müzesi, Doğa Tarihi Müzesi, Guggenheim Müzesi rotamda olan müzelerdi.Bu müzeler zaten birbirlerine oldukça yakınlar.Belki bir kere metro kullanımı yeterli olacaktır.Ayrıca ikince gün için de Apple Cube ve Grand Station’ı da gezdim.Tabii Central Park’ı unutmamak gerekiyor.Mutlaka parkın her noktasını gezin.Çok keyif verici bir yer.Özellikle bu kadar büyük bir şehirde nasıl böyle bir yer bıraktılarını görünce şaşırıyorsunuz.
Üçüncü gün  alışveriş günü diyelim.Union Square’de bulunan Filenes Basement mağazasında oldukça uygun fiyata kıyafetler bulabilirsiniz.Tabii Best Buy ve B&H’I de gezmeden duramadım.Union Square’de çok hoş bir Barnes&Noble mağazası var.Orayı da gezmenizi tavsiye ederim.
Dördüncü gün ise Broadway Caddesi boyunca yürüyüşle geçti.Tabii bol bol café mağaza gezip ayrıca Soho, Little Italy, Greenwich ve Chinatown kısımlarını da gezdim.Birbirinden oldukça farklı ama çok güzel mahalleler.Bir de Top of The Rock.
Son kısımda merak ettiklerinizi cevaplayayım.Kendime Iphone aldım mı? Hayır ama siparişler doğrultusunda Iphone aldım.Aklınızda bulunsun Apple mağazasında Iphone 4 harici kontratsız Iphone alamıyorsunuz.Ancak internetten Iphone 4S siparişi verirseniz kontratsız olarak alabilmektesiniz.Yine amazon.com’da çok ucuz gördüğüm şeyler mağazada gayet Türkiye fiyatlarıyla satıldığını gördüm.Dolayısıyla eğer imkanınız varsa Amerika’ya gitmeden önce internetten alışveriş yapıp bir arkadaşınıza yollayıp Amerika’da teslim alıp ülkeye getirin.
Şimdilik bu kadar :)

30 Temmuz 2011 Cumartesi

St.Petersburg 23-26 Temmuz 2011 gezisi


St.Petersburg'a tur kapsamında 4 günlüğüne 23-26 Temmuz 2011 tarihleri arasında gittim.Uçak firmamız Rossiya Havayolları olarak seçilmişti.Uçuşumuz gece 01.30 gibi başladı.St.Petersburg saatine göre sabah 06:00 civarında St.Petersburg'a iniş yaptık.Gümrük işlemlerinin ardından tur otobüsümüz bizi havaalanından aldı.Yaklaşık 1 saatlik bir şehir turu yaptık.Bu şehir turunda hızlı bir şekilde şehirde görülmesi gereken tüm yerleri görmüş olduk.
Otobüs turumuzun ardından otelimiz olan Radisson Sonya'ya geçtik.Hemen check-in yapamadık.Odaların boşalacağı saat olan öğle 12:00'ye kadar beklemek durumundaydık.Ben de beklemek yerine şehrin kalbi olan Nevsky caddesine doğru yürümeye başladım.Otelimiz bu caddeye çok yakın bir konumda olması bizler için büyük rahatlık sağladı.Ayrıca otel çok kaliteliydi.Herşey müşterilerin konforu için düşünülmüştü.Ancak güney sahillerimizdeki gibi herşey dahil bir system beklemeyin.
Bu yürüyüşümde Nevsky Cadeesi üzerinde bulunan Kazan Katedrali, Mikhailovski Kilisesi,St.İsaac's Katedrali, Hermitage Müzesini gezdim.Bu yerlerden Mikhailovski Kilisesinin içini gezdim diğerlerinin içini gezmeyi diğer günlere bıraktım.
Sonrasında otele geri döndüm.Odama girişi tamamladım ve biraz uyuyarak dinlendim.Sonrasında akşam 18:00 civarında tekrar dışarı çıktım.
Bu sefer yine yürüyerek Birzha, Peter and Paul Kalesi ve savaş müzesine gittim.Yağmur yağmaya başlayınca hafif ıslandım ancak yaz yağmuru olduğu için çok etkilemedi.Bu yürüyüş sırasında sokakta müzikle oynayan insanlar vardı.İnsanları izlemek çok keyifliydi.Bir festival havasındaydı.Ayrıca benim gittiğim dönem beyaz gecelerin devam ettiği  dönemdi.Saat 23.00'da güneş tamamen batıyor ancak güneşin ışıkları etrafı aydınlatmaya devem ediyor.Bu durumda da siz saatin farkına varmaksızın gezmeye devam ediyorsunuz.Ancak beyaz geceleri tam anlamıyla yaşamak isterseniz dönencenin yaşandığı 21 Haziran civarında St.Petersburg’da bulunmak gerekir.
Saat 23:30 civarında otele geri döndükten sonra gece için tekrar Nevsky Caddesine geçtim.Caddede bulunan eğlence mekanlarına gittim.
Turumun 2. gününde tur şirketinin ekstra organize ettiği Hermitage Müzesi turuna katıldım. Sabah 10:00 müze önünde buluştuktan sonra rehberimiz eşliğinde müzeyi gezmeye başladık.Bu müzede çok fazla sayıda sanat eseri olduğundan dolayı dünyanın en önemli ilk üç müzesi arasında yer almaktadır.Binanın kendisini ve barıdırdığı eserleri gezmemiz yaklaşık 3 saatimizi aldık.Ancak daha detaylı gezmek istenirse bu süre rahatlıkla uzatılabilir.Benim için en enteresan eserlerden biri gerçek şövalye kıyafetleriydi.Normalde filmlerde görmeye alıştığımız kıyafetlerin gerçekleri gayet farklı ve değişik gözükmekte.
Müze gezisi sonrasında Nevsky üzerinde yürüyerek otele doğru geçtim.Biraz dinlendikten sonra Nevsky'de daha once gezip görmediğim yerlere gittim.Bir alışveriş merkezine gittim.Sonrasında ise turdan arkadaşlarla bir kafede oturup birşeyler yeyip içtik.
Gece  saat 01:00 gibi yük gemilerinin geçişi için köprülerin kaldırılışını izlemek için Neva nehri kenarına gittik.Burada bir çok insan bu olayı izlemek için nehir kenarına toplanmıştı.Bizde onlarla birlikte bu olayı izledik.
Turun 3. gününde ise turdan arkadaşlarla tüm şehri yürüyerek gezdik.Bu gezici yorucu olsa da hem eğlenceli hem de daha once gezdiğim yerleri farklı bir bakışla görmemi sağladı.Daha önce gitmediğim Arora gemisine de bu gezi sırasında gittim.Bu arada Türkiye'deki tanıdıklara hediyelik eşyalara aldık.Bol bol fotoğraf çektirdik.Turun sonunda ise tekne turu yaparak şehir turumuzu tamamladık.
Özellikle tekne turu yapmanızı tavsiye ederim.Çünkü şehirde bulunan tüm kanallardan geçerek şehri farklı bir bakışla gezmiş olduk.Ayrıca bu şehrin dünyada en çok köprüye sahip olduğunu gözlerimizle görmüş olduk.Sonrasında yine Nevsky caddesinde geçirerek günü tamamladık.
Turumuzun 4. gününde ise sabah 07:00 gibi otelimizdeki işlemleri tamamlayıp havaalanına doğru tur otobüsümüzle yola çıktık.İşlemlerimizi tamamladıktan sonra yine Rossiya Havayollarına ait uçuşla Türkiye'ye geri döndük.
St.Petersburg yerel saati Türkiye'ye göre 1 saat ileride olmaktadır.Bu nedenle yolculuk sırasında saatleri ayarlamayı unutmamak gerekiyor.
Gelelim detaylar.St.Petersburg çok pahalı bir şehir.Küçük bir şişe suya normal bir büfede minimum 50 ruble(3 TL) veriyorsunuz.Ayrıca yeme içme de oldukça pahalı.
Yerel yemek olarak rusların ünlü Borscht çorbasını içtim.Farklı bir sebze çorbasıdır.İçmenizi öneririm.Çorbanın haricinde yine ruslara özel tatlılardan da yedim.
Şehir genel anlamda güvenli.Herhangi bir problemle karşılaşmadım.
Son olarak kızları güzel mi diye soracaksınızdır.Cevabım evet gayet güzeller :)